GÖÇ YOLLARI (Murathan Mungan)
Söyleyin dağlara rüzgara
Yurdundan sürgün çocuklara
Düşmesin kimse yılgınlığa
Geçit vardır yarınlara
Göç yolları
Göründü bize
Görünür elbet
Göç yolları
Bir gün gelir
Döner tersine
Dönülür elbet
En büyük silah umut etmek
Yadigar kalsın size
Yolverin kanatlı atlara
Sürgünden dönen
çocuklara
Ateşler yakın doruklarda
Geçit vardır yarınlara
Dağılsak da göç
yollarında
Yarın bizim bütün dünya
GÖÇ...(Ahmet Telli)
Göç oldu bir acıdan öbür
acıya
oysa sağrısı kurumamıştı atımızın
daha dün sürüp
gelmiştik buralara
bugün göründü
yine yolların ucu
Devrildi kıl çadırlar seher
vakti
usulca uyandırıldı çocuklar
ve kadınlar bohçası
çözülmemiş
bir keder gibi gibi düştüler
yola
Turnalar gitti biz gittik
bitmedi peşimizdeki nal sesleri
nerde konaklasak tedirgindik
kuruyordu ırmaklar ve göller
Bir yangın gibi taşıyıp durduk
kederi ve acıyı göğsümüzde
yer gök duman içindeydi
sanki
genzimizi yakıyordu ayrılıklar
Zulüm bırakmadı peşimizi hiç
biz gittik o buldu izimizi
konar göçer olduk yedi
iklimde
tanığımızdır dağlar taşlar
Yalnız bir öfke ışıltısı kaldı
gözlerimizin yorgun sularında
yaşamak bir inat oldu artık
yaşamak bir direnme oldu zulme
Ve işte devrildi yine kıl çadırlar
göç başladı bir acıdan
bin acıya
Geride akşamın küllenen ateşi
ve susturulmuş çocuk
sevinçleri kaldı
AŞIK EŞREF (1969)
Bunca yıldır
gezdim diyarı gurbeti
İçimde
dolaşan sıla hasreti
İçsem bile
Pir elinden şerbeti
Anam
bişirse de ah ben yesem
Bir Destan
söyleyim verin şu sazı
Pelit odunundan
yaksınlar közü
Yayla pınarınd
bir görpe kuzu
Anam
bişirse de ah ben de yesem.
Üşüdür
garibi gurbetin kışı
Zaten onun gurbet
gezmektir işi
Gatmerli gömbeyi
yağlıca pişi
Anam
bişirse de ah ben de yesem.
Unutamam Ana ölsem
de seni
Döndem çekelikli
yediğim günü
Tepsiye bağlanmış
kızarmış sini
Anam
bişirse de ben de yesem.
Ölsem gurbet elde
ararlar beni
Varıp da sılama
vereyim yanı
Etinen
kavrulmuş acı soğanı (Mıklama)
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Gurbette ne yesem köyü
tutmuyor
Aşlık bulgur
bizim evden bitmiyor
Madımak pancarı
da gözden gitmiyor
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Herkese güzeldir
doğduğu köyü
Sakızlı küpte
dönmüş turşuyu
Fırın
ekmeğiyle biber suyu (Ekmekaşı)
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Köyümde
bulunsam geçen her bayram
Verseler içerim
bir barhaç ayranı
Öymecinen bu
karnımı doyuran
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Mercimek nohudun olur
yemeği
Yahniyle keşkek de
yakar damağı
Böğürce
mantının çoktur emeği
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Kebah çiçeğinden
dolma doldurun
Pezük ütmeğinden
turşu oldurun
Bizde olmuyanı
elden buldurun
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Saç altında
bişmiş ekşili çörek
Onu da yemeye çalhama
gerek
İsteyip kısmeti
olana verek
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Her gün domatesli
olsun pilavım
Yanında olursa
armut hoşafım
Piliç horoza da
o kadar tavım
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Çökeliği
keşi süt ile kaymak
Şekerli avuza
bilmemki domak
Tahılın
unundan bekmezli koymak
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Gürgen odunuynan
yanarsa ocak
O zaman ısınır
bizim ev ancak
Tarhana çorbasıı
her sabah sıcak
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Koyun yoğurdundan
bir taze cacık
Tuzsuz yağı
balı görünce acık
Cevizli kadayıftenab
olsa ecük
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Saya yağdan
makarna yapsalar
Üstüne de
çökeleği sepseler
Iraflarda sıra
sıra tepsiler
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Kızarmış
tavuğa hoştur dalması
Kabuğuynan yesem
Tokat alması
Üzüm
yaprağından tefek dolması
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Ağaç
kaşığınan yesem yoğurdum
Kiren ezmesinden içsem
bir yudum
Yağlı
baslamada kaldı umudum
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Beş on tane piyaz
olsa yumurta
Isıcak fetilde
olursa orda
Çayı
demli içerim kahveyi orta
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
Sanmayın
Eşref'i bu kadar açtır
İnsan olan her
yemeğe muhtaçtır
Ananın bişirdiği
melhem ilaçtır
Anam bişirse de ah
ben de yesem.
ANA KIYMETİ - AŞIK EŞREF (1974)
Günlü hasret dolu Kadını görsem
Hemen Anam gelir aklıma Anam
Kınalı Zeynep mi adını
sorsam
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Yaşadığı seferberlik zamanı
Yere değer giymiş uzun tumanı
Sivas Koyulhisar Şahneçimeni
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Yatimlik yaman ya öksüzlük kötü
Fakirin şalvarı neylesin ütü
Zemzemden kıymetli Ananın sütü
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Hasretinen yüreğini dağlıyan
Yarından yarına umut bağlıyan
Oğul oğul deyin yanıp ağlıyan
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Şu ölüm dediğin herkese
keşik
Gönül kapısında olaydım eşik
Irgat tarlasında sırtında beşik
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Babam da Anam gibi haretli
Tokat Almus Dikili'de gurbetli
Geçirmiş ömrünü gam ile
dertli
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Kadın bir dünyadır erkek direği
Yanmaz mı hiç sevenlerin yüreği
Demek bu da yaşamanın gereği
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
Yazın sıcağında kavrama biçen
Yaşamı hayatı zel sefil seçen
EŞREF Eşref deyin dünyadan göçen
Hemen Anam gelir aklıma Anam.
SEVEN UNUTMAZ - AŞIK EŞREF (1990)
Türkiye'den gitti unuttu sanman
Aklımda başımda siz varsınız
siz
Yad ellerde gönül avuttu sanman
İçimde dışımda
siz varsınız siz.
Sıladan yanıya esen yellerim
Ah etsem gözümden akan sellerim
Günüzün düşünün hep
hayallerim
Geceki düşümde siz varsınız
siz.
Biz biz olsa başımızda Şah
niye
Aradaki bu ayrılık ah niye
Hasret kaldım keşkek ile yahniye
Ekmeğim aşımda siz varsınız
siz.
Riva'nın ırmağı
akan çağlamaz
Aşık her güzele gönül
bağlamaz
Dertsiz olan oturup da ağlamaz
Gözdeki yaşımda siz varsınız
siz.
Cesedim burada canım orada
Eremedim şu dünyada murada
Üç beş günlük ömrüm
kaldı şurada
Yazımda kışımda siz varsınız
siz.
Yiğidim yiğit ya cana kıyamam
Cahillere akıl edip uyamam
Hepinizin adlarını sayamam
Üçümde beşimde siz varsınız
siz.
Kanatlanıp uçsam kuş değilim ki
Yüreğim sızılan taş değilim
ki
Çalışsam çırpınsam hoş
değilim ki
Yaptığım işimde siz
varsınız siz.
Australya oldu benim durağım
Günden güne artar derdim merağım
Kaç senedir vatandan ırağım
Toprağım taşımda siz varsınız
siz.
Eşref bilmiyorum nasıl halınız
Siz de unutmayın selam salınız
Ellerin elinde kaldım yalınız
Ölürsem peşimde siz varsınız
siz.
AŞIKLAR DİYARI - AŞIK EŞREF (1990)
Eğer sorarsanız bizim Tokat'ı
İçinde ne hamamlar var hanlar var
Kalesine çıkar olan takatı,
Konaklar içinde ne sultanlar var.
Dikersen can biter can Kazova'da
Vakti gelir kuşlar durmaz yuvada
Gurbet ellerinde elim havada
Hasretinle gözümde al kanlar var.
Artova'ya düştü
yolumuz herhal
Çamlıbel'den aşam
Sivas'a derhal
Bu ellerde yoktur bir daha Turhal
Alemin içinde gör insanlar var.
Garipler katlanır derde çileye
Düzenbaz başvurur çare-hileye
Maşat'ın çiftlikten
varsam Zile'ye
Canıma can katar ne cananlar var.
Gelir mola ya yolunu beklesem
Katır çekmez dertlerimi yüklesem
Erbaa'da yar ile tütün
denklesem
Erek ovasında boz dumanlar var.
Niksar ayvaz sularından içeyim
Emrah ile çam içine göçeyim
Fatlı köprüsünden gelip geçeyim
Reşadiye'de yol gözleyen
canlar var.
Çıkıp isketsire eyleyim nazar
Selemen kırına kurayım Pazar
Erdem de yar ile ömrüm uzar
Canı sağ olana ne zamanlar var.
Kelkit Yeşilırmak ile çağlarım
Tozanlı'dan beri dünek
dağlarım
Dünyaya nam salmış ölen sağlarım
Akbaş gibi nice pehlivanlar var.
Dumanlı dağlarını çıkıp
gezeyim
İnip Almus Barajında yüzeyim
Duyduğumu gördüğümü
yazayım
Daha benim gibi ne ozanlar var.
Kul Himmet Selmani - Eşref
Almus'tan
Anam babam garip düşmüş
Sivas'tan
Gazi Osman Paşa tarihe destan
Seyit Hasan Paşa gibi şanlar var.
ŞİİR - OZAN MAKSUDİ - Osman Dağlı (Almanya - Mains)
Şiir bir insandır,
insan bir ekin,
Enerji kaynağı
çevrilen çarkın,
Yaşama sevdalı
güneşe akın,
En yüce duygunun,
özüdür şiir.
Kırlarda gelincik
çiçekte arı
Çobanın
kavalı ona sevdalı
Dizelerde usta ruhun
mimarı
Emek çeşmesinin
gözüdür şiir.
Dünü güne
bağlar günü yarına
Pervasızca yörür
Mansur darına
Işık salar
karanlığın bağrına
Ozanın en yalın
sözüdür şiir.
Mazlumun kulağı
dilsizin dili
Muhabbet sazının
mızrabı teli
Katıksız
sevdanın çağlayan seli
Hayatın mbaharı,
yazıdır şiir.
Bazan bir türküdür
gurbet ellerde
Bazan bir bağlama
usta ellerde
Bakarsın bir
bülbül konca güllerde
Yaşamın bir
başka yüzüdür şiir.
Sevgide sınırsız
kavgada uçkun
Özgürlük
sevdası barışa tutkun
İnsana, doğaya
gözele vurgun
Küllenmiş
sevdanın, közüdür şiir.
Dağlının
gönlünde irfan ağacı
Kaynağı
tükenmez sevgi barajı
Yüce duyguların
kesin virajı
Kardeş sofrasının,
tuzudur şiir.
DEĞİŞİM - OZAN MAKSUDİ - Osman Dağlı (Almanya - Mains, 1983)
Hayat
denen yolun sarp bellerinde
Yörüdükçe
aklım fikrim değişti
Tanrı zalimleri
kalelerinde
Korudukça aklım
fikrim değişti.
Dünyaya eğemen
mezar taşları
Suyu bulandıran
suyun başları
Adam yiyen adaletin
dişleri
Görüldükçe
aklım fikrim değişti.
Yavaş yavaş
nasırlandı ellerim
Sinemi okladı dost
bildiklerim
Tabu zannettiğim
düşüncelerim
Çürüdükçe
aklım fikrim değişti.
Umutlarım koydum
çevrilen çarka
Tükettim ömrümü
ah çeke çeke
İnsanlığa
zulüm onura leke
Sürüldükçe
fikrim değişti.
Dünya alt üst
oldu savaşlar berbat
İnsanlık kan
ağlar köpekler rahat
İhanete ödül
haine fırsat
Verildikçe
fikrim değişti.
Ufuklar değişti
uzadı yollar
Ağardı
saçlarım kayboldu yıllar
Dağlının
gönlünde çağlayan seller
Duruldukça
fikrim değişti.
BİR KOŞMA (ŞAH TURNA- Almanya-Berlin 1970'li yıllar)
Bu canından
geçenlere aşk olsun,
Vatan için,
millet için, dost için
Gönül bağı
süslensin de gül dolsun
Vatan için,
millet için, dost için
Her şeyi başarı
getirir azim
Kış çekilir
dolar bütün hep yazım
El ele verip de
çalışmak lazım
Vatan için,
millet için, dost için
Çalışan
insanın gülleri solmaz
Çalışanlar
gece gündüz yorulmaz
Durmak ile bur yaralar
sarılmaz
Vatan için,
millet için, dost için
Gözümüzden
akar kanlı yaşımız
İçimizden
doğar dost güneşimiz
Her an haksızlarlavar
savaşımız
Vatan için,
millet için, dost için
Şah
Turna'yım çok gelirim giderim
Her zaman artıyor
ahım kederim
Canımdan başımdan
geçmek isterim
Vatan
için, millet için, dost için.
TAŞLAMA (ŞAH TURNA ALMANYA -Berlin-)
Vatanı düşmana verdi
Yurt sorarsın kime kime
Çaban saldırır sürüye
Kurt sorarsın kime kime?..
Yetimin hakkını yiyor
Sömürene bey bey diyor
Kendi mertliğin çiğniyor
Mert sorarsın kime kime?...
Boşsun herhal yoktur işin
Ekmek der çocuğun eşin
Cebinde yok beş kuruşun
Kart sorarsın kime kime?..
Gelin kız yurtdışı gitti
Hasretlikten yandı bitti
Topluma ihanet etti
Fert sorarsın kime kime?..
Hep ağlayıp gülmeyene
Gözyaşını silmeyene
ŞAH TURNA'yım bilmeyene
Dert sorarsın kime kime?..
DOSTLAR OY -Bozlak- (ŞAH TURNA ALMANYA -Berlin-)
Gamlı gönlüm neşelenip gülemez
Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy
Tabipler derdime derman bulamaz
Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...
Soldu bahçemizde açılan güller
Hastanın halini ne bilir sağlar
Viran oldu bütün bozuldu bağlar
Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...
Gönlüm gene ayrı firkata düştü
Sinem hey canım gene tutuştu
Ömür rüzgar oldu dağlardan aştı
Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...
Yürüyelim ATATÜRK'ün
izinden
Çıkmayalım gerçeklerin sözünden
Yakın ŞAH TURNA'yı
aşkın közünden
Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...
MAHSUNİ'YE (ALİ RIZA YÜKSEL - KAHRAMAN MARAŞ'TAN
Almanya'da yaşar)
Yine acı haber aldım Köln'den
Sevenleri yaraladın Mahsuni
Ömrün tamam olmuş doktor ne
yapsın
Azraile teslim oldun Mahsuni.
Ölüm yetmezki ısrarın, gücün
Ciğer parçalandı derindir acın
Almanya'ya mı geldin dostların
için
Ne yazıkki görmeden döndün
Mahsuni.
Toprağın Elbistan, Afşin'dir
elin
Berçenek'te doğdun,o
dertli köyün
Durna pınarlıydı ilham kaynağın
Ora senin sen orasın Mahsuni.
Haksıza karşı idin kendi
gücünle
Seni seven yanar durur acından
Vurguncular siyasetin içinde
Böyle gelmiş böyle gider
Mahsuni.
Bir ben değil,Türkiye kaybetti
Kendi küçük idi, sözü yiğitti
Nice padişaha, vezire çattı
Bildiğinden çekinmezdi Mahsuni.
Her zaman yetinmez ozanlar şahı
Anadolu aşıkların sesi odağı
Afşin, Elbistan'ın yanar
yüreği
Seni kaybetmesi zordur Mahsuni.
Bir Mahsuni vardı kaynadı taştı
Herkesin gönlünde gül oldu açtı
Bu dünya böyle, her gelen göçtü
Mekanın güzel seçtin Mahsuni.
Ali Rıza Yüksel'im çekerler
dara
İsa göğe çıktı,
Musa'da tura
Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan'lara
Ahiretinde yoldaş olsun Mahsuni.
NAKARAT - Kaybeyledim arıyorum
Her
geçenden soruyorum
Gitti
dönmez biliyorum
Yalan
oldun can Mahsuni.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE (ALİ RIZA YÜKSEL - KAHRAMAN MARAŞ'TAN Almanya'da yaşar)
Çanakkale
hatıradan silinmez
Tarihten tarihe yazılır
anam
Ölürsem
şehidim, kalırsam gazi
Bu vatan borcumuz
ağlama anam.
Cepheden cepheye
savaşır ordum
Düşman
işgalinden kurtulur yurdum
Ne uçağım
var ne tankım, topum
Sügü
tak,kalkan kılıç savaştık anam.
Çanakkale
geçit vermez Dünya'ya
Kimi denize gömüldü
kimi karaya
Eli silah tutan koştu
cepheye
Kurtuluş savaşı
vermiştik anam.
Anadolu
Atatürk'ün ordusu
Savaştan
korkar mı Türk'ün yavrusu
Çanakkale
şehitlerin anısı
Yaralı
ölü ile gömüldü anam.
Her taşın
dibinde bir şehit yatar
Başımızda
patlar mermiler, toplar
Ölüm var,
dönüş yok yiğit askerler
Toprağı kan
ile yoğurduk anam.
Çanakkale
Türk'ün milli davası
Kara Fatma Mehmetçiğin
anası
Taşımış
sırtında topun mermisi
Kadınlı
erkekli savaştık anam.
Ali Rıza
Yüksel'im tarihten yazar
Çanakkale
oldu Dünya'ya mezar
Rengi çok
güzeldir kanıma benzer
Ay yıldızlı
bayrağıma sarıldım anam.
NAKARAT - Çanakkale
Çanakkale
Düşman
giremez yurduma
Atatürk
de ordusuyla
Allah
derde yürür Paşa.
(EŞREF ERDOĞAN - ÇORUM ALACA HAYDARIN köyünden Federal Almanya'da -Berlin- 30 yıldır yaşar)
Devret'ten
çıktım da yolum yokuştur
Bu dağları
aşıp gitmek çok iştir
Ama Ali Kahya yol
bakıştır
Yanlış
gitmeyelim hadin arkadaş
Yine gönül
sılasını arz eder
Görünür
gözüme yol garip garip
Aşık olan
evin yurdun terkeder
Alır sazın
söyler tel garip garip.
Gurbete gidenin hali
bilinmez
El gülse de
gariplik var gülünmez
Gönül ister
ama geri dönülmez
Halin arzedemez dil
garip garip.
EŞREFOĞLU
rahmet yağar havadan
Unutman ahbaplar bizi
duadan
Bahar gelir kuşlar
uçar yuvadan
Öter detli bülbül, gül garip garip.
require ('footer.inc.html');
?>